(Muzâf-Muzâfun İleyh)
Birbirinin manasını tamamlamak üzere iki ismi yanyana getirmekle yapılan terkiptir. Arapça’da bu isimlerden baştakine muzâf, ikincisine muzâfun ileyh, meydana gelen terkibe de izâfet terkibi denir. İzâfet terkibi Türkçe’ye çevrilirken genellikle önce muzâfun ileyh sonra muzâf tercüme edilir. Muzâfun ileyh bağlanırken ..ın, in, ..un, ün takısı alır.
Muzâf cümledeki yerine göre hareke alır, yani fâil olduğunda merfû ya da mef’ûl olduğunda mansûb, harfi cerden sonra geldiğinde mecrûr olur. Muzâfun ileyh’in ise sonu hep mecrûrdur (esredir). Akılda tutulması ve unutulmaması gereken önemli noktalar şunlardır:
1. Muzâf başta el takısı (اَلْ) almadığı gibi sonunda tenvin de almaz. Fakat muzâfun ileyh başına (اَلْ) takısı sonuna da esre alır.
2. Arapça’da Türkçe’nin tersine muzâf başa muzâfun ileyh sona gelir.
الْوَلَدِ |
قَلَمُ |
çocuğun kalemi |
الْبَيْتِ |
بَابُ |
evin kapısı |
|||||
Muzâfun ileyh |
Muzâf |
Muzâfun ileyh |
Muzâf |
|||||||
الإِنْسَانِ |
عَقْلُ |
insan aklı |
||||||||
Muzâfun ileyh |
Muzâf |
|||||||||
(Görüldüğü gibi muzâfın başında (اَلْ) takısı sonunda da tenvin yoktur)
الْجَارِ. |
بَيْتَ |
شَاهَدْتُ |
Komşunun evini gördüm. |
|||||
Muzâfun ileyh |
Muzâf (meful) |
Fiil +Fâil |
||||||
مُحَمَّدٍ. |
قَلَمَ |
وَجَدْتُ |
Muhammed’in kalemini buldum. |
|||||
Muzâfun ileyh |
Muzâf (meful) |
Fiil + fâil |
||||||
(Son cümlede Muhammed özel isim olduğu için başına el takısı almamıştır.)
3. Muzâfun ileyh daima mecrûrdur ve zamirle birleşmediği takdirde başına (اَلْ) takısı alır:
خَالِكَ. |
ابْنُ |
حَضَرَ |
Dayının oğlu geldi. |
|||
Muzâfun ileyh |
Muzâf |
Fiil (malum) |
||||
واَلِدِكَ. |
قَلَمُ |
وُجِدَ |
Babanın kalemi bulundu. |
|||
Muzâfun İleyh |
Muzâf (naibu’l fâil) |
Fiil (meçhûl) |
||||
FBabanın kalemi cümlesinde muzâfun ileyh olan واَلِدِكَ)) kelimesi zamirle bitişik olduğu için harf-i tarif almamıştır. Bu durumda gene marife sayılır çünkü zamirlidir[1].
4. Muzâfun ileyh sadece zamirden de meydana gelir. Şimdiye kadar gördüğümüz muttasıl zamir birleşmiş isimler esasen muzâf-muzâfun ileyh şeklinde isim tamlamasıdır:
أَخَذْتُ كِتاَبَكَ. Kitabını aldım.
5. Zarflar da bir isim olarak yanına geldiği kelimeye muzâf olur. Zarflardan sonra gelen isimlerin mecrûr olması muzâfun ileyh oluşundandır:
شاَهَدْتُكَ أَماَمَ الْبَيْتِ. Seni evin önünde gördüm.
6. Muzâfun ileyh genellikle marife olur yani başına harf-i tarif alır. Fakat nekre de olabilir:
بَيْتُ رَجُلٍ |
bir adamın evi |
بَيْتُ الرَّجُلِ |
adamın evi |
||||
اِسْمُ نَبِيٍّ |
bir peygamberin ismi |
اِسْمُ النَّبِيِّ |
Peygamberin ismi |
||||
وُجِدَ كِتاَبُ وَلَدٍ. |
Bir çocuğun kitabı bulundu. |
||||||
وُجِدَ كِتاَبُ الْوَلَدِ. |
Çocuğun kitabı bulundu. |
||||||
وُجِدَ كِتاَبُ وَلَدَيْنِ. |
İki çocuğun kitabı bulundu (nekre) . |
||||||
وُجِدَ كِتاَبُ الْوَلَدَيْنِ. |
İki çocuğun kitabı bulundu (marife). |
||||||
Burada muzâfun ileyh tesniye olan (اَلْوَلَدَيْنِ) kelimesidir. Mecrûr hali olan (يْنِ) ile gelmiştir.
7. Tesniye veya cemi müzekker sâlim olan muzâf ise sonundaki nun harfi düşer:
كِتاَباَنِ – كِتاَبَيْنِ |
iki kitap |
كِتاَباَ (كِتاَبَيْ) مُحَمَّدٍ |
Muhammed’in iki kitabı |
عاَمِلُونَ – عاَمِلِينَ |
işçiler |
عاَمِلُو (عاَمِلِي) الْمَصْنَعِ |
fabrikanın işçileri |
ذَهَبَ مُعَلِّماَ الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun iki öğretmeni gitti. |
ذَهَبَتْ مُعَلِّمَتاَ الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun iki öğretmeni gitti (müe.) . |
ذَهَبَ مُعَلِّمُو الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun öğretmenleri gitti. |
ذَهَبَتْ مُعَلِّماَتُ الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun öğretmenleri gitti (müe.) . |
رَأَيْتُ كِتاَبَيْنِ. |
İki kitap gördüm. |
|
رَأَيْتُ كِتاَبَيْ خاَلِدٍ. |
Hâlit’in iki kitabını gördüm. |
|
رَأَيْتُ حَدِيقَتَيْنِ. |
İki bahçe gördüm. |
|
رَأَيْتُ حَدِيقَتَيْ خاَلِدٍ. |
Hâlit’in iki bahçesini gördüm. |
|
ماَذاَ فَعَلَ خاَلِدٌ بَعْدَ مَوْتِ واَلِدَيْهِ [2]؟ |
Hâlit ana babasının ölümünden sonra ne yaptı? |
F Marife isme muzâf olan mansûb ve mecrûr tesniye isim vasıl hemzesine geçerken son harfi olan yâ’nın altına geçiş harekesi olarak esre getirilir:
قَرَأْتُ كِتاَبَيِ الْمُعَلِّمِ. |
Öğretmenin iki kitabını okudum. |
صَلَّيْتُ فِي مَسْجِدَيِ الْمَدِينَةِ. |
Şehrin iki mescidinde namaz kıldım. |
نَظَرْتُ إِلَى مُعَلِّمَيِ الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun iki öğretmenine baktım. |
8. İzafet ikiden fazla isimden de oluşabilir. Zincirleme isim tamlaması dediğimiz bu terkipte harf-i tarifi veya tenvini en sondaki isim alır. Aradakiler bir sonrakine muzâf olarak esre alsa da harf-i tarif almaz:
باَبُ حَدِيقَةِ الْبَيْتِ |
evin bahçesinin kapısı |
باَبُ حَدِيقَةِ بَيْتٍ |
(herhangi bir) evin bahçesinin kapısı |
9. Mübtedâ, haber ya da fâil veya mef’ûl tek bir kelimeden oluştuğu gibi isim tamlamasından da oluşabilir:
قَلْبُ الْمُؤْمِنِ بَيْتُ اللَّهِ. |
Mü’minin kalbi Allah’ın evidir. |
Burada (قَلْبُ الْمُؤْمِنِ) muzâf ve muzâfun ileyhten oluşan isim tamlaması olarak mübtedâ, (بَيْتُ اللَّهِ) terkibi de yine isim tamlaması olarak haberdir.
10. Tamlamalı isimlerde harfi cerler tamlamanın önüne gelir:
هَلْ قَرَأْتِ جَرِيدَةَ الصَّباَحِ فِي مَكْتَبَةِ الْمَدْرَسَةِ؟
Sabah gazetesini okulun kütüphanesinde mi okudun?
Genel Cümle Örnekleri:
اَلْمُتْحَفُ مُمْتِعٌ. |
Müze faydalıdır. |
||||
مُتْحَفُ الْفَنِّ مُمْتِعٌ. |
Sanat müzesi faydalıdır. |
||||
اَلْمُعَسْكَرُ فَوْقَ الْجِباَلِ. |
Kamp dağların üzerindedir. |
||||
مُعَسْكَرُ الْكَشاَّفَةِ فَوْقَ الْجِباَلِ. |
İzci kampı dağların üzerindedir. |
||||
اَلْمَسْرَحُ واَسِعٌ. |
Tiyatro geniştir. |
||||
مَسْرَحُ الْمَدْرَسَةِ واَسِعٌ. |
Okulun tiyatrosu geniştir. |
||||
نَزَلَ الْمَلاَئِكَةُ مِنَ السَّمَواَتِ بِأَمْرِ الرَّبِّ. |
Melekler Rabb’in emri ile gökten indiler. |
||||
دَخَلَ النَّبِيُّ عَلَى فُقَراَءِ الْمُؤْمِنِينَ. |
Peygamber mü’minlerin fakirlerine (yanlarına) girdi. |
||||
أَنْتُمْ أَيْنَ سَمِعْتُمْ آياَتِ اللَّهِ؟ |
Sizler Allah’ın ayetlerini nerede duydunuz? |
||||
ماَ وَظِيفَةُ الْمَرْأَةِ فِي الْحَياَةِ؟ |
Kadının hayattaki vazifesi nedir? |
||||
هَذَا الْأَبُ رَحِيمٌ فِي تَرْبِيَةِ الْأَبْناَءِ. |
Bu baba çocukların terbiyesinde merhametlidir. |
||||
اَلْكُتُبُ غِذاَءُ الْعُقُولِ. |
Kitaplar akılların gıdasıdır. |
||||
يَجْمَعُ اللَّهُ الناَسَ جَمِيعاً فِي يَوْمِ الْقِياَمَةِ. |
Allah bütün insanları kıyamet gününde toplar. |
||||
اَلْإِسْلاَمُ دِينُ الْمُساَواَةِ. |
İslâm eşitlik dinidir. |
||||
يَسْأَلُهُ طُلاَّبُ الْمَدْرَسَةِ فِي كُلِّ عَمَلٍ. |
Okulun öğrencileri her işte ona sorarlar. |
||||
هَذاَ الرَّجُلُ كَرِيمٌ فِي بَذْلِ الْماَلِ. |
Bu adam mal sarfetmede cömerttir. |
||||
مَواَنِئُ الزَّيْتِ مُزْدَحِمَةٌ. |
Petrol limanları kalabalıktır. |
||||
وَجَدْتُ ساَعَةً فِي فِناَءِ الْمَدْرَسَةِ. |
Okulun avlusunda bir saat buldum. |
||||
أَدَّى أَحْمَدُ صَلاَةَ الْجُمْعَةِ فِي مَسْجِدِ الْمَدِينَةِ. Ahmet Cuma namazını şehrin mescidinde eda etti. |
|||||
فيِ أَياَّمِ الْعُطْلَةِ أَذْهَبُ مَعَ عاَئِلَتيِ إِلَى الْعاَصِمَةِ. Tatil günlerinde ailemle başkente giderim. |
|||||
إنْ يَرْجِعْ أَبِي مِنْ بَيْتِ عَمِّي يَحْضُرْ مَعَ أَخِي. |
|||||
Babam amcamın evinden dönerse kardeşimle beraber gelir. |
|||||
ماَ اسْمُ هَذاَ الْبَلَدِ ؟ |
Bu memleketin ismi nedir? |
||||
اِسْمُ هَذاَ الْبَلَدِ مَكَّةُ الْمُكَرَّمَةُ. |
Bu memleketin ismi Mekke-i Mükerreme’dir. |
||||
ماَ اسْمُ هَذاَ الْمَسْجِدِ ؟ |
Bu mescidin ismi nedir? |
||||
اِسْمُ هَذاَ الْمَسْجِدِ مَسْجِدُ الْحَراَمِ. |
Bu mescidin ismi Mescid-i Haram’dır |
||||
ماَذاَ يَلْبَسُ الْحُجاَّجُ ؟ |
Hacılar ne giyer? |
||||
يَلْبَسُ الْحُجاَّجُ مَلاَبِسَ الْإِحْراَمِ. |
Hacılar ihram elbiseleri giyer. |
||||
اَللِّساَنُ أَداَةُ التَّسْبِيحِ. |
Lisan (dil) tesbih aracıdır. |
||||
يَأْكُلُ الضَّيْفُ طَعاَمَ الْعَشاَءِ. |
Misafir akşam yemeği yiyor. |
||||
Copyright © 2025 Erbaalı İrfan Aydın Rights Reserved.
Devamını oku...